-
1 falan
1.1) тако́й-то; имяре́кfalan falanı kat kat geçti — тако́й-то во мно́го раз превзошёл тако́го-то
2) (тж. falan falan, falan fıstık, falan filan, falan fistan) и так да́лее, и тому́ подо́бное; и про́чееona kâğıt, kalem falan filan lâzım — ему́ нужны́ бума́га, ру́чка и т. п.
2.как определение тако́й-тоfalan adam или falan kişi — тако́й-то челове́к
falan tarihte — тако́го-то числа́
falan yerde — та́м-то
3.приблизи́тельно, приме́рно, что́-то о́коло; пожа́луй -
2 falan festekiz
ona kâğıt, kalem \falan festekiz lazım er braucht Papier, Stifte und so weiter -
3 lazım
1) ( gerekli) nötig\lazım olmak [o gelmek] nötig seinon dakika durmak \lazım gelmişti fünf Minuten Aufenthalt waren nötig gewesen2) \lazım olmak müsseniçkiyi/sigarayı bırakmam \lazım ich muss das Trinken/Rauchen aufgeben( ille de) olması \lazımsa wenn es (unbedingt) sein muss3) \lazım olmak brauchen (-e)ona kâğıt, kalem \lazım er braucht Papier und Stifte
См. также в других словарях:
falan filan — is. Önem verilmeyen, hafifsenen kimse, şey, filan falan, falan festekiz, falan feşmekân Ona kâğıt, kalem falan filan lazım … Çağatay Osmanlı Sözlük
toslamak — i 1) Tos vurmak Koç çocuğu tosladı. 2) e Taşıt ön kısmını bir yere veya bir başka taşıta hafifçe çarpmak 3) e, mec. Önündeki cismi görmeyerek hızla ona çarpmak 4) e, argo Para vermek Beyoğlu na çıkmadan rejisör ona bir elli kâğıt tosladı. A.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kitap — is., bı, Ar. kitāb 1) Ciltli ve ciltsiz olarak bir araya getirilmiş, basılı veya yazılı kâğıt yaprakların bütünü Ona son olarak rüya için kitaptaki tabiri aramanın abes olduğunu söylediğimi hatırlıyorum. A. Ş. Hisar 2) Herhangi bir konuda… … Çağatay Osmanlı Sözlük
tezkere — is., Ar. teẕkire 1) Pusula Bu vaziyette en tabii çare, ona küçük bir tezkere yazmaktı. R. N. Güntekin 2) Bir iş için izin verildiğini bildiren resmî kâğıt Nihayet yol tezkerem yapıldı, üstüm başım düzeltildi. Y. K. Beyatlı 3) ask. Askerlik… … Çağatay Osmanlı Sözlük